28 Mayıs 2015 Perşembe

İçim Çok Kalabalık

 

   İçim ,yine çok kalabalık bugün. Sesler birbirine karışmış seçemiyorum. Hepsi aynı kalabalıkta. Hepsi birbirinden daha ağır basıyor. Hangisini dinlesem daha dertli geliyor tınısı. Uzaklaşamıyorum içimden, soyutlayamıyorum kendimi. Bırakıp gidemiyorum. Bırakmıyorlar beni. Bir müzik sesi ilişmeye çalışıyor kulağıma, duyuyorum, ama ne söylüyor anlamıyorum. Oradan uzaklaşıp, başka bir yöne ilerliyorum. Genç bir kız adres soruyor. Anlamsızca bakıyorum yüzüne, cevap vermeden dönüyorum arkamı. İlerde bir pisicik çarpıyor gözüme,  ayağıma sürtünüp "Beni sev" diyor sanki tüm şirin hareketleriyle. Halim yok pisicik, vaktim yok. Yetişmeye çalışırcasına hızlı hızlı adımlarla ilerliyorum,  nitekim yorulduktan sonra fark ediyorum, yetişeceğim bir yer yok. "Evladım , simit alır mısın?" diyor amcam, harçlığını çıkaracak belli ki. "İçim çok kalabalık amca, sağol"diyorum. Telefonumun ısrarla titremesiyle irkiliyorum. İşi düşenler aramış: "Sıranızı bekleyin" diyorum, "İçim çok kalabalık". Karaköy'den otobüse biniyorum. Meraklı bakışların hedefi oluyorum. Herkes bir şey söyleyecek oluyor. Elimi kaldırıyorum, "Sıranızı bekleyin, içim çok kalabalık".

   


                                Ebru Bodur

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Ne Senle Ne De Sensiz Bursa


       13.10 vapuru .. Yolcu kalmasın! Yine bir ayrılık yine bir kavuşma vakti. Istanbul için ayrılık Bursa için kavuşma vakti .. Bilmem ki nedir bu heyecanın sebebi? Öylesine çocuklar gibi şen, öylesine yerinden çıkacak bir yürek. Bu vapur şükür sebebim: binbir umudum var içinde, hayallerim, hüzünlerim. Hele ki martılar, adeta haykırıyorlar Yaratıcı'nın eşsiz sanatını, 'Yaradan'a tesbih edin.' diyorlar. Her biri öylesine güzel ve özel.
      Simit atmayı ben de çok sevdim. ama ekolojik dengelerini bozduğunu öğrendiğimden beri atmıyorum. Her vapura binişimde bu ne muhteşem sevinç, subhanAllah! Martılar yine sahiplerini bekliyor. Her biri bir seyyah .. Kimin elinden ekmek yiyecekleri belli değil. Ha bir de müzik. Kulağımda tınısı, elimde defterim, cam kenarında kalorifer ve camın dışında denizle martılar.
      Ne senle ne de sensiz Bursa. İçimdeki bitmez dava. Araftayım. Ama bilirim ki hiçbir varlık rızkı için düşmez şüpheye. Onu bir gözetleyen, onun rızkını düşünen var bilir çünki. Ben de kendimi sana teslim ettim Allah'ım. Özleyeceğim biliyorum. En çok da vapur yolculuğumu. Bursa'ya yolculuğun en güzel yanı. Bursa'yı o kadar çok seviyorum ki; bir çocuğu sever gibi, bir aşık gibi .. Kim bilir ... Belki o da beni seviyordur. Olamaz mı ?


                                Ebru Bodur