21 Mayıs 2015 Perşembe

90'larda Çocuk Olmak


     

      Sana sesleniyorum çocuk: Şansını bil. Sesimi duy çocuk. Beni iyi dinle. Bilir misin etrafı zırhla kaplı site içlerini? Her biri en az yirmi kattan oluşmuş zindana mahkum olmayı bilir misin? Televizyona mahkum olmayı, sadece bir kaydıraktan kayabilmek için annenin ya da babanın eve gelmesini seni dışarı çıkartmasını beklemeyi bilir misin? Yaşamak ile duymak arasındaki ayrımı bilmezsin sen çocuk. Senin sevinç çığlıklarını televizyondan duyuyorum ben. Bir sürü arkadaşın oluyormuş demek, hem de maç yapabilecek kadar! Sokaklara doymak bilmemişsin be çocuk! Her kaldırım taşında ayak izin kalmış, her duvarda saklambaç oynadığın elin.. İstop oynarken tuttuğun renkleri sokaktan geçen insanların üzerlerinde unutmuşsun.
     Ben hala akşamları bekliyorum çocuk. Sen ise yutmuşsın sabah ile akşamı. Yorulmak bilmedin mi çocuk? Kaç tur attın bisikletinle? Bugün kaç tur verdin arkadaşına? Akşam ezanından sonra geldiğin için kaç azar işittin? Ben senin oyunlarını bilmem çocuk, sen de benimkileri bilmezsin. Ben senin sokağına inemedim, senin sokağından geçemedim. "Anneeeee, suuuuuuu!" diye bağıramadım avazım çıktığı kadar balkona. Benim sesim karışmadı çocuk sesine. Düşünce yara olan dizimin acısını oyuna dalarak unutmadım hiç. Tasolarını, aterilerini babamın fotoğraflarından gördüm hep. Bizim sitemize "Dönme dolap" gelmez, oyun alanına biz gideriz. Barış Manço senin de başını okşadı mı çocuk? Babam anlattı, çocukları çok severmiş. Mavi önlük de yakışmış sana çocuk, hem de çok.
      Beni tanımadın değil mi? Tanımazsın çocuk, boşver .. Sen 90'ların haylaz ve neşeli çocuğusun ben iyi bilirim. Mahallenin abileri korur seni. Arkanda bakkalcı Ramazan Amca, yanında terzi Nejla Teyze .. Sokaklarda göğüs gere gere oynamanın rahatlığını bilmem ben. Sen beni tanımazsın, tanıma çocuk.

    Çocukluğuma selam olsun ...



  
        Ebru Bodur